Kim Daha Iyi Siker? Ch. 02

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
65 Followers

Tekrar kendine geldiğinde, Vakkas'ın dili amının dudakları arasında hiç durmadan oynuyordu. Bu nedenle, Tuba için tam bir kendine gelme olmadı bu. Ne olduğunu tam anlamadan, kendini yeni bir zevk dalgasının önünde sürüklenir bulmuştu bir anda. Bu Hataylı da, en az Şenol kadar ustaydı am yalarken. Gözünde şimşekler çakıyordu Tuba'nın. Amı alabildiğine açılmıştı şimdi. Kalçalarının hareketlerini kontrol edemiyordu. Memeleri de, Şenol'un ellerinde sanki erimiş gibiydi. Bir daha geldi beli. Hemen peşinden de bir daha.

Sonra birden kendini kanapede yan yatıyor buldu. Yüzü içeriye dönüktü ve Vakkas'ın başını bacaklarının arasına sıkıştırmıştı. O aklını başından alan dil, amının dudakları arasında oynamayı sürdürüyordu. Sonra Şenol'un dudaklarının kalçalarında hissederek sarsıldı. Birden ne olacağını anlayarak, bayılacak gibi olmasına neden oldu bu temas. İkisi birlikte sikeceklendi onu. Tanrım bu iki yetişkin ve usta erkek, iki Hataylı, birlikte sikecekler, onu birlikte bulutların üstüne çıkaracaklardı. Başı alabildiğine dönüyordu. Böyle bir şeyin düşüncesi bile uçurucuydu.

Vakkas'ın dili amının içinde inanılmaz şeyler yapıyordu. Şenol'un dudakları da, değdikleri her yerde ateşten bir iz bırakarak, kalçalarının yuvarlakları üzerinde dolaşmayı sürdürüyordu. Tuba'nın kalçaları, her an daha da çok kontrolden çıkmış bir halde kıvranıp bükülüyor, çalkalanıyordu artık. Sonra birden Şenol'un dilini kalçalarının arasında hissederek delirecek gibi oldu Tuba. Hataylı'nın dili, götünün küçücük deliğini bulduğunda ise beyni patladı sanki.

Gözleri kararmıştı. Aynı anda hem amını, hem götünü yalıyordu Hataylı'lar. Vücudunu, binlerce voltluk bir elektrik akımına tutulmuş gibi titriyordu. Amının, Vakkas'ın dudakları aytındas alabildiğine açıldığını ve bir çeşme gibi sürekli aktığını hissediyordu. Hiç durmadan beli geliyordu yine. Sonra kendinden geçiverdi bir anda.

Bilinci yerine geldiğinde hala kanapenin üstünde yatıyordu Tuba. Şenol'la Vakkas ise hemen yanıbaşında yanyana ayakta duruyorlardı. İkisi de çırıl çıplak soyunmuştu Hataylı'ların. Vakkas'ın vücudu da, tıpkı, Tuba'nın artık neredeyse ezberlemiş olduğu Şenol'un vücudu gibi, sırım gibi adaleli ve alabildiğine kıllıydı. Ama ondan da önemlisi sikiydi tabii. Tuba, gördüğü ilk andan beri gözlerini ondan alamıyordu bir türlü. Şenol'unkinden de büyüktü Vakkas'ın siki. Kocaman başı morarmıştı neredeyse. Üstündeki delikte beliren bir damla beyaz sıvının ağzını sulandırıyordu Tuba'nın. Hızla doğrulup oturdu. Sonra da ellerini uzatıp, aklını başından alan o kocaman iki Hataylı sikini okşamaya başladı.

Tanrım, inanılmaz bir zevkti bu. İki sik birden vardı ellerinde. Onun için kalkmış, her an için içine girip onu sikmeye hazır, kocaman iki Hataylı siki. Bir elinin parmakları Şenol'un sikini sımsıkı kavrayıp yukarı aşağı sıvazlarken, dudaklarını Vakkas'ın sikine uzattı Tuba. Önce, tepesindeki o beyaz damlacığı yaladı büyük bir iştahla. Sonra da ağzını açıp o kocaman bir mantara benzeyen başı dudaklarının arasına aldı. Ne kadar güzeldi tadı. Zevkle, kendinden geçercesine emmeye başladı. Sonra onu bırakıp, Vakkas'ın sikine yöneldi ağzı. Artık bir onun, bir öbürünün sikini emiyordu. O güzel ağzını Hataylı'lara sırayla veriyor, kendini onlara ağzından siktiriyordu. Özellikle Vakkas, kalçalarını ileri geri hareket ettirerek, sikini ağzına sokup çıkarıyordu Tuba'nın. Gerçekten sikiyordu küçük ağzını. Sonra da sıraya Şenol giriyor ve Hataylı'nın, günlerden beri bütün deliklerine girip çıkan, her seferinde aklını başından alan o kocaman siki girip çıkmaya başlıyordu ağzına. Ama ilk Vakkas patladı. Tuba, Hataylı'nın sikinin başının, ağzının içinde birden daha da şiştiğini hissederek titredi. Sonra, peşpeşe salvolar halinde, ağzının derinliklerinde fışkırtmaya başladı adam. Hırsla emiyor, o yakıcı erkeklik sıvılarının hepsini, bir damla bile kaçırmadan yutmaya çalışıyordu Tuba. Ama yine de tam başarılı olamıyordu. O kadar çok getiriyordu ki Vakkas, bir kısmı ağzının kenarından sızıp, çenesine akmaya başlamıştı bile. Yine beli geliyordu Tuba'nın da. Ağzındaki siki, içini boşaltmak ister gibi hırsla emerken, tüm vücudu dalga dalga sarsılarak, belini getiriyordu bir kez daha.

Sonra Vakkas'ın sikini ağzından bırakmadan gözlerini çevirip Şenol'a baktı bir an. Adamın buğulanmış gözleri Tuba'nın yüzüne kilitlenmiş gibiydi. Onun da belinin gelmek üzere olduğunu anladı birden. Telaşla Vakkas'ın sikini bırakıp, onunkini aldı ağzına. Ve aynı anda da fışkırtmaya başladı Şenol. Alev sıcaklığındaki beller gırtlağına akmaya başladığında, tekrar beli geldi Tuba'nın. Tüm vücudu sarsılıyor, dalgalanıyordu. Hataylı'nın siki şimdi ağzından çıkmıştı. Ama adam hala getiriyor, belleri Tuba'nın yüzüne fışkırıyordu. Tekrar gözlerinin karardığını hissederek, kanapenin üstüne yığıldı.

Dünyaya geri dönüşü de, muhteşem bir zevk dalgasının vücudunu yeniden sarmasıyla oldu. Kendini hala kanepenin üstünde oturuyor buldu o anda. Vakkas yanına oturmuştu. Büstiyerini çıkarmışlardı adamlar. Memelerinden biri Hataylı'nın ağzının içinde kaybolmuştu sanki. Sonra Şenol'un hemen önünde diz çöküp başını bacaklarının arasına gömmüş olduğunu farketti Tuba. Hataylı dizlerinin arka taraflarından tutarak bacaklarını havaya kaydırmış ve karnına doğru bastırmıştı. Tabak gibi açıktı adamın önünde. Hataylı amını yiyordu neredeyse. Tüm benliğiyle yeniden bulutların üstüne doğru yolculuk ediyordu Tuba. Tanrım, ne müthiş adamlardı bunlar. İnanılmaz zevk veriyorlardı ona. Bızırı, Şenol'un dudakları arasında eriyordu sanki. Peşpeşe beli gelmeye başladı yine. Sonra Hataylı'nın parmağını götünün deliğinde hissederek çıldıracak gibi oldu. İnanılmaz bir zevk merkezi haline dönüşmüştü götü. Amından sızan sularla o kadar kayganlaşmıştı o küçük delik, bir anda içine kayıverdi parmak. Artık tüm vücudu zevkle sarsılıyordu.

Vakkas'ın bir vantuz gibi emen ağzı memesini bıraktığında, gözleri adamın neredeyse zonklamakta olan kocaman sikini yakaladı. Elini uzatıp onu sıkı sıkı tuttu Tuba. Ateş gibi yanıyordu. Taş gibi sertti. Sikilmek istiyordu artık. İçine sik girmesini istiyordu.

- "Sik beni n'olur..." dedi Şenol'a, "Ohhh sik beni hadi... Delireceğim yoksa... Sok sikini içime hadi..."

Adamın başını kaldırıp ona baktığını gördü. Yüzünün alt tarafı, çenesi de dahil, am sularıyla pırıl pırıl parlıyordu Hataylı'nın. Buğulu gözlerle onun dizleri üstünde doğrulup yaklaşmasını seyretti Tuba. Adam kalçalarını tutup biraz daha kanapenin kenarına çekti önce. Günlerdir onu zevkten delirten o kocaman sikinin başı amının dudaklarına değdiğinde ise tüm vücudu yeniden sarsıldı Tuba'nın. Hiç bekletmeden, bir anda ve dibine kadar geçirdi Şenol. O kocaman sik içindeydi artık. Gözünde şimşekler çakıyordu. Vakkas'ın sikine daha da hırsla yapışmıştı artık. Sonra Şenol onu sikmeye başladı. Sikini sokup çıkarıyor, onu zevkten delirtiyordu. Sikiliyordu.

Bir süre sonra Vakkas da hareketlendi. Oturduğu yerden kalkıp dizini kanepeye dayadı Hataylı. Yüzü Tuba'ya dönüktü. Çelik bir yay gibi gerilmiş siki o kadar güzeldi ki, Tuba gözlerini başka yere çeviremez olmuştu artık. Sonra yavaşça sokuldu Vakkas. Sikinin başı Tuba'nın zevkten çarpılmış yüzüne değmeye başladı. Çıldırtıcı bir temastı bu. Adamın ondan ne istediği belliydi. Tuba da istiyordu aynı şeyi. Küçük ağzını açıp bekledi. O alev alev yanan Hataylı sikinin başı dudaklarının arasından ağzının içine kaydığında, zevkle inledi. Yine geliyordu beli. Tanrım, bu iki usta erkek, durmadan belini getirmesine neden oluyorlardı.

Aslında şimdi, önceden hayal bile edemediği bir olayı yaşıyor, inanılmaz büyüklükte zevk alıyordu. İki erkek birden sikiyorlardı onu. Birinin siki amına girip çıkarken, öbürü de ağzını sikiyordu. Kendinden geçmiş gibiydi Tuba. Vücudu, sanki tepeden tırnağa büyük bir am olmuştu. Peşpeşe geyen devasa zevk dalgalarına kapılmış, kanapenin üstünde neredeyse çırpınıyordu. Dudaklarını, ağzına girip çıkmakta olan Hataylı sikinin çevresine kimi zaman sımsıkı yapıştırıp hırsla emiyor, kimi zaman da, bir kez daha belinin gelmesiyle ağzı gevşiyor ve böylye zamanlarda gırtlağına kadar sokuyordu Vakkas. Kelimenin tam anlamıyla uçmuştu artık.

Sonra nasıl olduğunu tam anlayamadan kendini yerde, halının üstünde buldu Tuba. Dizleriyle ellerinin üstünde duruyordu. Bu sefer Hataylı'lar yer değiştirmişlerdi. Ağzında, önünde dizlerinin üstünde durmakta olan Şenol'un siki vardı şimdi. Vakkas ise arkasına geçmiş, o kocaman sikini amına sokmuştu. Öyle hırsla sikiyordu ki, her geçirişinde Tuba'nın tüm vücudu öne itiliyor ve Şenol'un siki gırtlağına kadar ağzına giriyordu. Tanrım, adamlar öldüresiye sikiyorlardı onu.

Yine yer değiştirdiler Hataylı'lar. Şimdi Şenol onu halıya sırtüstü yatırıp, dizlerini memelerine yapıştırmıştı. Günlerdir bir türlü doyamadığı siki, bir piston gibi girip çıkıyordu amına. Vakkas ise yandan gelip ağzına sokmuştu yine sikini. Zevkten aklını kaçırabileceğini hissediyordu Tuba. Sonra Şenol sikini amından çıkarıp, ateş gibi yakan o kocaman başını, götünün küçük deliğine dayadığında, tüm vücudu titremeye başladı tekrar. Hataylı yavaş yavaş bastırıyor, götünün küçücük deliği de, büyük bir zevkle açılarak o kocaman siki içine alıyordu. Tanrım, ne kadar hoşuna gidiyordu götünden sikilmek.

Şimdi, iki Hataylı yine birlikte sikiyorlardı Tuba'yı. Biri ağzından, öbürü götünden. İki sik birden girip çıkıyordu yine vücuduna. Gözlerinin önünde çakan şimşeklerin her biri başka renkteydi artık. Zevk çığlıkları atmak istiyor, ama ağzı sikle dolu olduğu için, yalnızca inleyebiliyordu. Sonra tekrar yer değiştirdi Hataylı'lar. Artık halının üstünde yan yatıyordu Tuba. Dudakları, Şenol'un, az önce götünün içinde gidip gelmekte olan sikine vantuz gibi yapışmış emiyordu. Götü de, arkasına yatan Vakkas'ın biraz daha büyük olan sikini içine alabilmek için kendiliğinden açılmıştı. Yavaşça, onu zevkten mestederek soktu Hataylı. İri taşakları amının şişmiş dudaklarına yapışıp ezildiğinde, yine beli geldi Tuba'nın. Sonra Vakkas, küçük götünü hırsla, adeta gaddarcasına sokup çıkararak sikmeye başladı.

Giderek halsizleştiğini hissediyordu Tuba. Kollarıyla bacaklarına pek kumanda edemez hale gelmişti. İlk kez sikildiğinden, sikilmenin tadına ilk defa vardığı o günden bu yana, hep sikilmek istemişti. Delicesine seviyordu sikilmeyi. Ama böyle sikilmeyi aklına bile getirmemişti şimdiye kadar. Vakkas o kocaman sikini küçücük götüne öyle bir sokup çıkarıyordu ki, her seferinde küçük patlamalar oluyordu beyninde. Giderek daha uzun hareketlerle sikmeye başlamıştı Hataylı. Her çıkarışında, sikinin hepsini çekip çıkarıyordu Tuba'nın götünden. Sonra da kalçaları ileri geliyor ve Tuba'yı zevkten delirten o kocaman Hataylı sikinin başı, yeniden götünün deliğini bulup, karnının derinliklerine gömülmeye başlıyordu. Müthiş bir zevk çubuğuydu sanki götüne, vücudunun içine giren.

Yine peşpeşe beli geliyordu Tuba'nın. Bu yüzden de götü şiddetli spazmlarla açılıp kapanıyor, içine girip çıkmakta olan sike acayip şeyler yapıyordu. Götü sıkıştığında Vakkas'ın sikinin üstündeki damarları tek tek beyninin içinde hissediyordu Tuba. Artık zaman ve mekan kavramlarını tümüyle yitirmişti. Sik girip çıkmakta olan iki yerinden, ağzından ve götünden başka bir şey kalmamıştı sanki dünyada.

Ama, Hataylı'ların hareketlerinde meydana gelen değişiklik yeniden ayağını yere basmasına neden oldu. Şenol sikini ağzından çekmişti şimdi. Vakkas da sikini dibine kadar götüne sokmuş duruyordu. Sonra ona sıkı sıkı sarılıp, sırtüstü yuvarlandı adam. Tuba kendini bir anda, onun üzerinde, sırtüstü yatıyor buldu. O çıldırtıcı sik, hala sonuna kadar gömülüydü götüne. Biraz dengesini sağlamak için, alabildiğine aralık bacaklarını dizlerinden büküp, ayaklarını Vakkas'ın iki yanında yere basmıştı Tuba. Ne olacağını anlamaya çalışırken, birden Şenol'la gözgöze geldi. Dizlerinin üstünde duruyordu adam. Alev alev yanıyordu gözleri. Sonra gözlerini Tuba'kininlerden koparıp aşağı indirdi. Birden onun nereye baktığını anladı Tuba. Vakkas'ın üstünde böyle, götü sikle dolu yatarken, küçücük amı olduğu gibi ortadaydı. Şenol da oraya bakıyordu.

Tuba, amının dudaklarının alabildiğine şişmiş olduğunun ve adeta susamış bir ağız gibi açık durduğunun farkındaydı. Hataylı erkeğin oraya bakmakta olmasını da, çıldırtıcı boyutta tahrik edici buluyordu. Sonra onun biraz sokulduğunu gördü ve birden ne olacağını anladı. Tanrım, böyle bir şey mümkün müydü? Gerçekten de, sezinlediği gibi gelip sikini amına mı sokacaktı adam? Ama Şenol'un biraz daha sokulduğunu gördüğünde, kuşkusu kalmadı Tuba'nın. Günlerden beri onu zevkten delirtmekte olan o kocaman sikini amına sokacaktı Hataylı. Üstelik, küçük götünün içinde başka bir Hataylı'nın, Vakkas'ın, onunkinden daha da büyük olan siki varken.

Heyecandan ölecek hale gelmişti Tuba. Şenol, daha doğrusu ve asıl önemlisi onun siki, giderek yaklaşıyordu. Vücudundaki tüm sinirler, tel tel gerilmişti yine. Bir taraftan da, altındaki Vakkas'ın bacaklarını aralayıp, arkadaşına yer açtığını farkediyordu. Sonunda iyice sokuldu Şenol. O kocaman sikin mosmor başı amının dudaklarına değdiği anda da, bir kez daha beli gelmeye başladı Tuba'nın. Küçük götü, içindeki siki koparacak gibi sıkıştırmıştı. Ve Şenol, birden sokuverdi sikini amına. O kocaman sik, bir anda dibine kadar gömüldü içine. Karnının içi, kelimenin tam anlamıyşla sikle dolmuştu artık. Bu da, belini daha da şiddetli olarak, tekrar getirmesine neden oldu. Çığlık çığlığaydı.

Sonra Hataylı'lar, onu sikmeye başladılar. İki kocaman sik girip çıkıyordu içine. Müthiş bir tempoyla sikiyorlardı onu. İki kişi birden, iki yetişkin ve usta erkek, iki Hataylı, aynı anda, biri amından, öbürü götünden sikiyorlardı Tuba'yı. žimdiye kadar yaşadıklarının hepsi silinip gitmişti sanki. Öylesine büyük bir zevk alıyordu ki bundan, geri kalan tüm zevkler, önemsiz ve anlamsız hale geliyordu. İki erkeğin arasına sıkışmış vücudu zevk dalgalarıyla kıvrılıp bükülüyor, kalçaları sağa sola, öne arkaya oynuyordu.

- "Ohhhhh sikin beni..." diye inledi, "Sikin beni... Amımı, götümü sikin... Ohhhh hadi... Ohhhhhh... Ohhhhh... Sikin... Her yerimi sikin n'olur... Ohhhhh... Ohhhh..."

Şenol da, Vakkas da kendini yaşadıkları müthiş olaya kaptırmışlardı bu arada. Vakkas alttan uzattığı elleriyle Tuba'yı memelerinden yakalamış, sikini hırsla yukarı bastırarak, küçücük götüne sokup çıkarıyordu. Şenol'un siki de bir piston gibi çalışıyordu amının içinde.

Sanki dev bir el Tuba'yı tutup uzayın derinliklerine fırlatmıştı. Beli sürekli geliyordu artık. Hiç aralık vermeden ve neredeyse dayanılmayacak kadar şiddetle hem de. Tanrım, inanılmaz bir şeydi yaşadığı. Dünyada bundan daha güzel, daha zevkli hiç bir şey olamazdı. Hataylı'ların siklerinin, karnının içinde birbirine karıştığını hissediyordu Tuba.

Sonra daha da müthiş bir şey oldu. Önce götünün içinde bir volkan patlamış gibi oldu. Daha fazla dayanamamıştı Vakkas. Tohumlarını fışkırtıyordu içinde. Tüm vücudunun kasıldığını farketti Tuba. Ve aynı anda da, Şenol'un beli gelmeye başladı. Amının en dibine, değdiği yeri yakan erkeklik sıvılarının fışkırmakta olduğunu hissetiğinde, kendini kaybetti Tuba. Yalnızca rengarenk ışıklarla dolu bir dünyadaydı artık. Vücudu sanki atomlarına bölünmüştü.

Bir daha kendine geldiğinde, Şenol'un kucağındaydı. Eteğini ve ayyakabılarını da çıkarmıştı adamlar. Artık çırılçıplaktı. Sonra Hataylı'nın onu banyoya taşıdığını farketti. Adam kaüpının arkasında asılı boneyi uzattı ona. Birlikte duşun altına girdiler. Şenol Tuba'yı ayaklarının üstüne bıraktı yavaşça. Ama bacakları hala ağırlığını taşıyamayacak kadar halsizdi. İki koluyla Hataylı'nın boynuna sarıldı sıkı sıkı. Sıcak su iyi geliyordu.

- "Çok güzeldi..." diye fısıldadı Tuba, "Ohhh çok güzeldi..."

Gülümseyerek yüzünü ellerinin arasına aldı Şenol. Sonra öpücüklere boğdu onu. Tekrar bıraktığında Tuba yüzünü onun boynuna gömdü. Hataylı'nın elleri, kalçalarının yuvarlaklarını birer pençe gibi kavrayverdiler.

- "Çok güzel sikişiyorsun yavrum..." dedi sonra da, "Tanrı seni sikişmek için, sikilmek için yaratmış sanki..."

- "Ohhhhhh..."

- "Seni sikmeye doyamıyorum bir türlü biliyorsun değil mi..? Doyamıyorum... Vakkas'ı da mahvettin bu arada... Seni ilk gördüğünde, genç bir kızı sikeceğini sanmıştı ama, mahvettin onu... Aklını başından aldın..."

- "Ohhh asıl siz beni mahvettiniz... Nasıl siktiniz beni... Ohhhhh çok güzeldi ama... Müthişti... Biriniz amımı biriniz götümü siktiğinizde ise zevkten ölüyorum sandım... Şimdiye kadar yaşadığım hiç bir şeye benzemiyordu bu... Ohhhhh aklıma geldikçe delirecek gibi oluyorum yine..."

Şenol'un siki tekrar kalkmaya başlamıştı bu arada. Onun karnına dayandığını hissetmek, Tuba'nın içine yeni bir ateşin düşmesine neden oldu.

- "Hadi tekrar sikin beni..." dedi Hataylı'ya, "İstiyorum n'olur... İkiniz birlikte tekrar sikin beni istiyorum... Ohhhh birinizin siki amına, öbürününki götüme girsin yine... Her yerimi sikin... Ohhhh hadi n'olur..."

Hataylı onu bıraktı. Sonra da duş jelini eline alıp, Tuba'yı yıkamaya başladı. Parmakları vücudunun her yerinde dolaşıyor, kaygan sabunu her yerine özenle sürüyordu. Bu çok hoşuna gitmişti Tuba'nın. Parmaklar amında ve götünde dolaşmaya başladıklarında ise içindeki sikilme isteği iyice artmıştı artık. Şenol özenle temizledi her yerini. Sonra da duşu eline alıp çalkaladı. Tuba, onun sikinin iyice kalkıp kocaman olduğunu görüyor ve bu da, daha çok sikilmek istemesine neden oluyordu. Duştan çıkıp kurulandılar. Sonra Hataylı'yı, artık kazık gibi kesilmiş sikinden yakalayarak salona götürdü.

Vakkas kanapenin üstünde oturuyordu. Tuba'yı görünce gözleri parladı yine. Hızla yerinden kalkıp içeriye gitti. Tuba, onun da duş yapmak istediğini anlamıştı. Sonra Şenol'un elini uzattığını görüp, tuttu. Birlikte içeriye, yatak odasına gittiler. Hataylı'nın büyük yatağı, şimdi daha da güzel görünüyordu gözüne. Biraz sonra burada iki erkek tarafından sikileciğini biliyordu çünkü. Yine iki sik birden girecekti içine. Biri amına, diğeri götüne.

Onu omuzlarından itip yatağa oturttu Şenol. Kendini sırtüstü bıraktı Tuba. Sonra adam da yanına uzandı. Ama ters yatmıştı. Tubayı tuttuğu gibi üstüne aldı. Bacakları, Hataylı'nın başının iki yanında kalmıştı Tuba'nın. Sonra adamın bıyıklarının o dayanılmaz dokunuşunu hissetti kasıklarında. Amı birden açılıverdi. Ve Şenol'un dudakları, amının dudaklarına yapıştılar. Yeniden zonklama derecesinde şişip sertleşmiş olan siki ise Tuba'nın yüzüne değiyordu. Dilini uzatıp onun mosmor başını yalamaya başladı Tuba. Tanrım ne kadar güzeldi. Aynı anda hem amı yalanıyordu, hem de o, kocaman bir siki yalıyordu.

Şenol'un dili amının derinliklerine gömüldüğünde, o da adamın sikini ağzına aldı. Yavaş yavaş bulutların üstüne çıkmaya başlamıştı tekrar. Ağzını dolduran sik, günlerden beri, girebileceği her yerine girip çıkmış, onu zevkten delirme noktasına getirmişti her seferinde. Şimdi de ağzının derinliklerindeydi ve yine müthiş zevk veriyordu. Üstelik, amının dudakları arasında sürekli oynayan dil de, aldığı zevki ona katlamaktaydı. Yine belinin gelmek üzere olduğunu farkediyordu.

Sonra müthiş bir şey oldu. Kalçalarını mıncıklamakta olan iki ele, iki el daha eklendi önce. Bu yeni ellerin kıçının yuvarlaklarını birbirinden ayırdığını hissetti Tuba. Hemen peşinden de, götünün küçücük deliğinde dolaşan sıcak nefesi. Birden Vakkas'ın duştan çıkıp gelmiş olduğunu anladı. Hataylı'nın ateş gibi yanan dilinin temasını götünde hissettiği anda da beli gelmeye başladı.

Amıyla götünün aynı anda, iki ayrı erkek tarafından yalanması, çıldırtıcı geliyordu Tuba'ya. Yine tutamıyordu kendini. Peşpeşe, bir daha, bir daha geliyordu beli. İpin ucunu kaçırmıştı tekrar.

Sonunda kendini, bir anda yatağa sırtüstü yatmış Vakkas'ın üstünde buldu bu sefer de. Hataylı'nın kocaman, ateş gibi yanan siki bacaklarının arasındaydı. Kalçaları, elinde olmayan hareketlerle oynamaya başladı ve sonunda, sikin mantar gibi şişmiş başını amının dudakları arasına almayı başardı Tuba. Hırsla bastırdı kasıklarını. Amının dudakları alabildiğine açıldılar ve Hataylı'nın siki, olduğu gibi kaydı içine. Adamın iri taşaklarının altında ezildiğini hissedene kadar da bastırdı kasıklarını. Neredeyse aynı anda Şenol'un ellerini de kalçalarında hissetti. Durup ikinci siki bekledi o zaman. Vücudundaki tüm sinirler, yine tel tel gerilmişti. Sonra sikinin başını, götünün küçücük deliğine dayadı Hataylı. Tepeden tırnağa titriyordu artık Tuba. Götü birden açılmış, aklını başından olan o kocaman Hataylı sikine içine almak için sabırsızlanıyordu. Yavaş yavaş sokmaya başladı Şenol. Taşakları Vakkas'ınkilere yapışana kadar da durmadan bastırdı.

mofilius
mofilius
65 Followers